30 Kasım 2019 Cumartesi

Osmanlı ’da Minyatür Sanatı






                                           


Osmanlı ’da Minyatür Sanatı

Bu yazımızda Osmanlı Sanatının en önemli alanlarından biri olan minyatür sanatı hakkında bilgi  vermeye çalışacağız. Minyatür sanatında bilgi sahibi olmak için çoğunlukla içlerinde minyatürleri barındıran ‘yazmalara’ aşina olmamız gerekmektedir.

Minyatür Kelimesinin Kökeni

İlk olarak Minyatür kelimesi Orta çağ Avrupa ’sında el yazması eserlerin bölüm başlarındaki kaligrafik harflerin etrafına kızıl renginde yapılan miniatura adlı süslemeden gelmektedir. Ancak zamanla minor (küçük) kelimesinin etkisinde kalarak küçük resim anlamını taşımaya başlamıştır.
İslâm sanatında minyatüre tasvir, minyatür sanatçısına da musavvir veya nakkaş denmiştir.
Minyatür resim tekniğinin özellikleri arasında, perspektifanatomiışık-gölge gibi tekniklerin kullanılmaması gelir. Bununla birlikte figürlerin hiçbiri birbirini kapatacak şekilde resmedilmez. Geriye kalan figürleri kağıdın üst tarafına çizilir, şahısların resimde kapladıkları yer önem sıralarına istinaden tespit edilir. Manzarada uzaklık renk perspektifi gözetmeden betimlenir, en ince ayrıntı dahi eserlerde yer alır.
Her ne kadar günümüzde farklı algılansa da minyatür sanatı için Osmanlı ’nın resim sanatı diyebiliriz. Bu sanat dalını daha iyi anlayabilmek için öncelikle Osmanlı Döneminde resim sanatının yerine ve önemine bir göz atmamız faydalı olacaktır.
Osmanlı döneminde resim sanatının, ilk olarak onun hangi amaçlar için ve hangi çerçevede ortaya çıktığına bir bakalım.
Batılıların minyatür dedikleri İslam resmi, bağımsız bir sanat olarak ortaya çıkmamıştır aslında. Minyatür kitap süslemek amacıyla ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi kitap, matbaanın ortaya çıkmasına kadar sadece belirli çevrelerin ulaşabildiği ‘lüks’ bir tüketim eşyasıydı. Tek bir kişinin yazdığı ‘yazma’ olarak adlandırılan kitaplar, yapımında büyük emek harcanan kitaplardı, bu yüzden de ulaşılması zor eşyalardı. Kitabet denen bu ‘yazma sanatı’ önemli bir sanat dalıydı.
Şükr-i Bitlis-i (Kürt Şükrü Bey) Selimname 'den Bir Minyatür Örneği / Minyatür Sanatı
Şükr-i Bitlis-i (Kürt Şükrü Bey) Selimname ‘den Bir Minyatür Örneği / Minyatür Sanatı
Bir sanat eseri olarak yazma eserleri dini konulu olanlar ve dini konulu olmayanlar olarak iki gruba ayırabiliriz.
Birinci grupta yani dini konulu kitapların içeriği belli olduğu için bu içeriği gruplandırmak çok fazla olası değildir. İkinci grup yani konusu din olmayan grubu ise içerik olarak tarihastroloji ve tıp kitaplarıdivanlar ve diğer edebiyat türleri olarak gruplayabiliriz.
Bir yazmanın hazırlanmasında dört ayrı sanatın katkısı vardır.
  • Hat
  • Tezhip (Süsleme)
  • Minyatür (Tasvir ya da Nakış)
  • Ciltçilik

El yazmasını yazan sanatkarlar Osmanlı sanatında itibar sahibi sanatkarlardır. Bu yazmalarda Nakkaş ve Musavvir ’lerin yaptığı minyatürler çoğunlukla eseri daha çekici ve açıklayıcı bir hale getirmek için yapılmaktaydı. Özetle tek bir el yazması bir kaç sanatçının özenli çalışması sonucu ortaya çıkmaktaydı.
El yazmaları hiçbir zaman sürüm için yapılmazdı bu kadar zahmetli bir eşyanın hazırlanması doğaldır ki sipariş üzerine olurdu. Diğer ülkelerde olduğu gibi Osmanlı Sultanları da kendi kütüphaneleri için yapılacak olan yazmaları oluşturacak bu sanatçıları himayelerinde bulundurmaktaydılar.
Minyatür sanatı genellikle bu çerçevede gelişmiş olan bir sanat dalıydı.
Fakat figüratif resmin Türk toplumunda, minyatür dışında, hiç olmadığını söylemek çok doğru bir bilgi değildir. Yavuz Sultan Selim döneminde Topkapı Sarayı ‘nda yapılan bir köşk insan figürleri ihtiva eden resimlerle süslenmişti.
Selçuklu döneminden itibaren Mevlevilerin resimle uğraştıkları ve tekkelerinde duvar resimleri olduğu bilinmektedir. Ayrıca Alevi tarikatlerinde resmin özel bir yeri olduğu da gözlenmiştir.
18. yüzyıldan itibaren Avrupa etkisi altında olan -daha çok mimari peyzaj çerçevesi- içinde olsa da duvar resimleri yapılmıştır. 19 yüzyıldan itibaren ise Anadolu ’da bulunan Hristiyan azınlığın etkisi ile de olsa evlerde duvar süslemelerine rastlamak mümkündür. Aynı dönemde Rum ve Ermeni sanatkarlar batıda yükselen sanat akımlarına olan ilgiye İstanbul ’da cevap vermişlerdir.

Türk Minyatür Sanatının Ele Aldığı Başlıca Konular

Osmanlı Minyatür Sanatını konu açısından dört ana konuya ayırmak mümkündür.
1.Olayları Hikaye Eden Minyatürler
  • Klasik İslam ve Osmanlı Edebiyatının ürünlerini süsleyenler.
  • Sultan veya Vezirlerin hayat ve sefer hikayelerini süsleyenler
  • Dini konulu eserleri süsleyenler
2.Peyzajlar
3.Portreler
4.Bilimsel Konulu Minyatürler ( Tıp, Zooloji, Astroloji )

Özellikle İran edebiyatının FirdevsiNizami gibi şairlerin ve 16. Yüzyıl başında Ali Şir Nevai DivanıFuzuliBaki ve başka şairlerin eserleri ve divanları birinci grupta genişçe bir yer tutmaktadır.

                   SAKSONCUBAŞI


Bazı kaynaklarda ve resmî belgelerde seksoncubaşısamsoncubaşı ve serseksonî şeklinde de geçer. Yetmiş birinci orta, daha ziyade ayı avına mahsus sekson (samson) türü köpeklerin bakımıyla yükümlü olduğundan bu adla anılmıştır. Bir rivayete göre bu orta, Eflak voyvodasının Fâtih Sultan Mehmed’e gönderdiği yeni cins köpekler (saxson) münasebetiyle teşkil edilmiş yetmiş birinci ortanın yayabaşısı 25 akçe yevmiye ile saksoncubaşı yapılmış, bunun maiyetine saksoncular kethüdâsı ile saksonlar verilmiştir. Diğer avcı bölüklerinin mensupları gibi saksoncular da avlara uzun etekli gömlekler ve ellerinde ucu gümüşlü değneklerle katılırlardı. Odalarının yanında saksonlar için yer, Tophane sırtlarında yaylak tahsis edilmişti (BA, Cevdet-Askerî, nr. 19465; Kavânîn-i Yeniçeriyân, s. 143). Saksoncular besledikleri köpeklerin zincirini, tasmasını, ekmeğini, her türlü masrafını devletten alırdı. Köpeklerin tükettiği işkembeyi İstanbul’daki işkembeci esnafı parasız verirdi. Padişahın sürek avlarında görevli olan saksoncular ayrıca gösterilere de katılır, padişahın huzurunda yetiştirdikleri köpekleri ayılara saldırtırlardı (Subhî Tarihi, s. 641, 691). 1643’te saksoncuların mevcudu 350 iken 1664’te 531’e çıktı, İsveç elçisi M. d’Ohsson’un İstanbul’da bulunduğu yıllarda saksoncu mevcudunun 200 olduğu anlaşılmaktadır.

Fakat sanat tarihi ve sosyal tarih açısından en önemli eserler SelimnameSüleymannameHünername gibi padişahların yaşamlarından kesitler sunan ya da Osmanlı Hanedanının tarihi anlatan minyatürlerdir. Şehzadelerin sünnet düğünü ve evlilik törenlerini konu alan, Osmanlı toplumunun sosyolojik hayatından kesitler sunan Surnameler ve vezirlerin sefernamelerinin minyatürleri de önem arz etmektedir.
Konu bakımından Osmanlı resim sanatının özel bir yanını teşkil eden dini konulu resimlerdir. Bu minyatür kolu Peygamberin tasvirini yapmaktan çekinmeyen bir hoşgörü ortamında gelişmiştir.
Tıp, astroloji veya dünyanın sıra dışı olay ve yaratıklarıyla alakalı bilgi veren yazmaları süsleyen minyatürler de bulunmaktadır. Bunlara estetik açıdan çok devrin bilgi düzeyiyle alakalı fikir verdiği için önemle bakılmalıdır.Osmanlı minyatürlerinde daha çok yerleşmelerle ilgili olarak sadece peyzaj ele alan minyatürlerde bulunmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman ’ın Bağdat seferi sırasında ordunun konakladığı yerleri gösteren Matrakçı Nasuh’un Mecmu-ı Menazil bu tip minyatürler için iyi bir örnek olarak gösterilebilir.
Matrakçı Nasuh'un Bir Minyatürü / Minyatür Sanatı
Matrakçı Nasuh ‘un Bir Minyatürü / Minyatür Sanatı

Minyatürlerde portre örneklerinin verildiğini yukarıda söylemiştik. Bu örneklerden en bilineni; gerek yerli, gerek yabancılar tarafından yapılmış Fatih Sultan Mehmet ’e ait portrelerdir. Bunun yanı sıra KanuniSelim ve Barbaros ’a ait portrelerde mevcuttur. Levni tarafından yapılan III. Ahmet portresi de bu türün en ilginç örneklerinden biridir.

Levni - III. Ahmet Tasviri / Minyatür Sanatı
Levni – III. Ahmet Tasviri / Minyatür Sanatı

Minyatür sanatı her zaman en önemli olayları içermez bazen eserin konusu ressam için sadece bir vesiledir. Örneğin tarihi konulu yazmalarda tarihi olaylar yerine çoğunlukla padişahların gündelik hayatları özellikle de av sahneleri resmedilmiştir.
Türk sanatında resmin minyatür kitaplarında kalmış olması toplum tarafından bu resimlerin tanınması ve sevilmesi açısından adeta bir set oluşturmuştur. Çok değerli el yazmaları arasında kalan bu minyatürler ancak sınırlı sayıda uzmanın ulaşıp görebildiği resimlere dönüşmüştür. Oysa bu tür Osmanlı kültürünün birçok yönlerini aydınlığa kavuşturan bir vasıf taşımasının yanı sıra, estetik kalitesiyle de önem taşımaktadır.
Osmanlı minyatür sanatını temsil eden isimleri üzerinde belirli birkaç isim dışında detaylı bir çalışma bulunmamaktadır.

Osmanlı Minyatür Sanatının ünlü Eserleri

Minyatürlü yazmalar;
Selimname – Kürt Şükrü Bey, Türkçe tarihi şiir
Süleymanname – Kanuni’nin hayatına ait Farsça yazma
Şehname-i Selim Han – Lokman bin Hüseyin el-Urmevi, II Selim’in hayatına dair Türkçe yazma
Nusretname Mustafa Ali, Lala Mustafa Paşa ’nın seferlerini anlatan Türkçe yazma

Süleymanname (Barbaros'un Kanuni'yi Ziyaretiin Tasviri Eden Minyatür)
Süleymanname (Barbaros’un Kanuni ‘yi Ziyaretini Tasvir Eden Minyatür) / Minyatür Sanatı
Osmanlı Padişahlarının tuğralarının özelliklerini hiç merak ettiniz mi? Neden padişahlar tuğraları kullanırlardı? Kanuni Sultan Süleyman ‘ın tuğrasındaki ayrıntılar nelerdir? Padişah İmzaları : Tuğralar hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız daha önce yayımladığımız yazıya başlığa tıklayarak göz atabilirsiniz.
İşten, okuldan arta kalan kıt zamanınızda, sosyal medyada gezinen gerekli, gereksiz bu kadar popüler kültür malzemesi arasında sanat, felsefe ve edebiyata zaman ayırıp bu yazıyı okuduğunuz için sizi ayakta alkışlıyor ve teşekkür ediyorum.
Hürmetler. Esenlikler dilerim.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder