29 Şubat 2020 Cumartesi

Araştırmaya Göre Köpekler Buz Devrinde Evcilleştirildi






Araştırmaya Göre Köpekler Buz Devrinde Evcilleştirildi

Çek Cumhuriyeti’nde bulunan köpekgillere ait 28.500 yıllık fosil dişler, köpeklerin evcilleştirilmesine dair önemli bilgiler sağlıyor.


Çek Cumhuriyeti’ndeki Moravian Müzesi’nde köpek benzeri bir köpekgilin çenesi. C: Peter Ungar

Çek Cumhuriyeti’ndeki 28.500 yıllık fosil dişlerin analizi, köpeklerin erken evcilleştirilmesiyle tutarlı olarak, farklı diyetlere sahip iki köpek grubu (biri köpek benzeri ve diğeri kurt benzeri) için destekleyici kanıtlar sundu.
Yapılan çalışma, Arkansas Üniversitesi Antropoloji Profesörü Peter Ungar tarafından yönetildi.
Araştırmacılar, Předmostí bölgesinde hem kurt benzeri hem de köpek benzeri köpekgilleri içeren fosil örnekleri üzerinde diş mikro aşınma analizleri yaptılar.
Köpekgiller, köpek ailesindeki memeliler olarak adlandırılabilir.
Araştırmacılar, her bir köpekgil morfotipi için farklı mikro aşınma deseni belirledi.
Kurt benzeri köpekgillerle karşılaştırıldığında, araştırmacılar tarafından “proto-köpek” olarak adlandırılan erken köpeklerin dişleri; sert, kırılgan yiyecekler içeren bir diyete işaret eder biçimde daha büyük aşınma izlerine sahipti.
Kurt benzeri köpeklerin dişleri ise daha küçük yara izlerine sahipti, bu da önceki araştırmalarda gösterildiği gibi daha fazla et tükettiklerini gösteriyor.
Bu büyük durofaji (sert nesnelerin tüketimini düşündüren hayvan yeme davranışı), köpek benzeri köpekgiller arasında, insan yerleşim bölgelerinde muhtemelen kemik ve daha az arzu edilen yiyecek artıklarını tükettikleri anlamına geliyor.
Bulgular, bölgede her biri farklı bir diyete sahip olan ve erken evcilleştirme evresi ile ilgili diğer kanıtlarla tutarlı olarak iki tür köpekgil olduğuna dair destekleyici kanıtlar sağlıyor.
Ungar, “Öncelikli hedefimiz, bu iki morfotipin aşınma kalıplarına bağlı olarak davranışta dikkate değer farklılıklar gösterip göstermediğini test etmekti. Dental mikro aşınmalar, bir popülasyonda morfolojik değişiklikler yerleşmeden önce kuşaklar arasında görülebilen bir davranışsal sinyaldir ve proto-köpekleri kurtlardan ayırmak için arkeolojik kayıtların kullanılmasında büyük umut vaat ediyor.” diyor.
Köpeklerin evcilleştirilmesi, hayvancılığın en eski örneği ve tarımın ilk kesin kanıtlarından çok önce meydana gelen tek evcilleştirme türü.
Bununla birlikte, köpeklerin ilk evcilleştirilmesinin zamanlaması ve koşulları hakkında, 15.000 ila 40.000 yılları arasında, insanların avcı-toplayıcı bir yaşam tarzına sahip olduğu Buz Devri’ne kadar olan süreci kapsayan tahminlerden oluşan güçlü bilimsel tartışmalar var.
Aynı zamanda kurtların neden ilk evcilleştirilen hayvan olduklarına dair tartışmalar da var.
Antropolojik bir bakış açısından, evcilleştirme sürecinin zamanlaması erken bilişsellik, davranış ve erken Homo sapiens ekolojisini anlamak için önemli.

Phys. 19 Şubat 2020.
Makale: Prassack, K. A., DuBois, J., Lázničková-Galetová, M., Germonpré, M., & Ungar, P. S. (2020). Dental microwear as a behavioral proxy for distinguishing between canids at the Upper Paleolithic (Gravettian) site of Předmostí, Czech Republic. Journal of Archaeological Science, 115, 105092.

24 Şubat 2020 Pazartesi

25.000 Yıllık Mamutun Kaburgasına Saplanmış Mızrak Bulundu



25.000 Yıllık Mamutun Kaburgasına Saplanmış Mızrak Bulundu

Yaklaşık 25.000 yıl önce, şu anki Polonya’da yaşayan buzul çağı avcıları, dev bir mamuta mızrak fırlatarak vurmuştu. Şimdi ise, mamutun kaburgasına gömülmüş olarak bulunan mızrağın keşfi, büyük bir sürpriz ortaya koydu: Avrupa’daki buzul çağı insanlarının dev canlıları avlamak için silah kullandıklarına dair ilk kanıt!
Avcı insanların mamutları nasıl avladığına dair bir görsel. C: Shutterstock
Önceden, araştırmacılar atalarımızın, mamutları tuzaklarla öldürüp öldürmediğini merak ediyordu: örneğin mamutları çukurlara ya da uçurumlara doğru kovalamak bu tuzaklardan olabilirdi. Ya da belki de buzul çağı avcıları, avlaması kolay olan zayıf veya hasta mamutları hedef alıyordu.
Arkeozoolog Piotr Wojtal, “Ama şimdi, nihayet açık bir delilimiz var, bu hayvanların nasıl avlandığının ilk doğrudan kanıtı.” diyor.
Ölümcül silah
Araştırmacılar söz konusu mamut kaburgasını ilk olarak 2002 yılında, Kraków’daki bir mamut noktasında buldular. Yıllar içinde burada, 30.000 ila 25.000 yıl önce yaşamış 110 mamuta ait kalıntılar bulundu.
Wojtal, “On binlerce kemik arasında, kalıntıların ayrıntılı bir incelemesini yaparken hasarlı bir mamut kaburgasına rastladım. İçinde çakmaktaşı bir ok ucu parçasının sıkışmış olduğu ortaya çıktı.” diyor.
Bu durum, 2018 Şubatında, örneğe ayrıntılı bir şekilde bakıldığında anlaşılabildi.
Mamutun kaburga kemiğine saplanmış mızrak ucu parçası. C: P. Wojtal
Bilim insanları bu incelemeler sırasında, bir avcı mızrağını mamuta fırlattığı zaman kırılmış 7 milimetre uzunluğundaki çakmaktaşı parçayı buldular.
Wojtal, “Kemiği delme gücüyle kanıtlandığı üzere bu mızrak, mamuta belli bir mesafeden fırlatılmıştı. Mızrak ucu, nihayet kemiğe ulaşabilmek için 2 santimetre kalınlığında bir deriyi ve 8 santimetre yağ tabakasını delmek zorunda kalmıştı.” diyor.
Bu darbe muhtemelen mamutu öldürmemişti, ancak av birkaç silahlı avcıyı içeriyorsa, muhtemelen “doğrudan yumuşak dokulara ve organlardan birine doğrudan giren” diğer mızraklar dev mamutu öldürmüştü.
Buz devri avcıları?
Omurgalılar ve antropoloji profesörü Adrian Lister, “Son 20 yılda araştırmacılar, Sibirya’daki iki bölgede insan yapımı silahlar içeren mamut kalıntıları buldular, ancak bunun, Avrupa’da bir mamut kemiğine gömülmüş ilk silah olduğuna inanıyorum.” diyor.
“Bu keşif önemli, çünkü mamutların avlandığını makul şüphelerin ötesinde kanıtlıyor. Şimdiye kadar, Avrupa’daki buzul çağı insanlarının mamutları avladığına dair yalnızca ikincil kanıtlar vardı. Örneğin, Polonya’nın Kraków Spadzista Sokağı bölgesinde, eski insanların kavrulmuş mamut dilleriyle ziyafet çektiğine işaret eden yanmış kemikler vardı.”
“Ancak bu tür kanıtlarla hayvanların leş yiyicilik yerine avlandığından kesinlikle emin olamazsınız. Veya, eğer mamutlar avlandıysa da, mızrak veya tuzak gibi onlara karşı hangi silahların kullanıldığı gizemli kalmıştı.”
Lister, yeni bulgunun kuşkusuz bu canlıya karşı bir mızrak kullanıldığını gösterdiğini söylüyor.
Mamut kemiğindeki mızrak ucunun yakından görünümü. C: P. Wojtal
Mamutların neslini ne tüketti?
Mamutlar, Avrupa’da yaklaşık 500.000 yıl öncesinde görülmeye başlanıyor ve yaklaşık 15.000 yıl önce ölmeye başlıyor. Ancak, Alaska’da daha uzun süre hayatta kaldılar ve yaklaşık 4000 yıl öncesine kadar Rusya’nın kuzeydoğusundaki Wrangel Adası’nda yaşıyorlardı.
Değişen iklim koşullarının (buzul çağı sona ermişti) ve avlanmanın karışımı muhtemelen mamutların neslinin tükenmesine neden oldu, ancak araştırmacılar hala hangisinin daha büyük rol oynadığını tartışıyor. Bununla birlikte, bu spesifik örnek, insanların mamutların neslinin tükenmesinde büyük bir rol oynadığının kanıtı olmak zorunda değil.
Lister, “Bu, insanların onları yok olmaya itecek kadar büyük miktarlarda öldürdüklerini kanıtlamaz.” diyor.
Ayrıca, bu mamut, Avrupa’daki mamutlar yok olmadan en az 10.000 yıl önce, yani yaklaşık 25.000 yıl önce ölmüştü.



Science in Poland. Live Science. 18 Ocak 2019.

23 Şubat 2020 Pazar

Osmanlı oklarının menzilleri hesaplandı

Osmanlı oklarının menzilleri hesaplandı



Osmanlı oklarının menzilleri hesaplandı


8 tip ok üzerinde hesaplamalar yapıdı. Bir ok 260 metre, başka bir ok ise 216 metre menzile sahip çıktı. Ok uçlarının bilinçli olarak farklı amaçlar için farklı tiplerde üretildiği alaşılıyor.
Osmanlılar 260 metre menzilli ok kullanmış
Anadolu Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi ve Fen Fakültesi iş birliğiyle gerçekleştirilen çalışmayla Osman Bey tarafından 1288'de fethedilen Osmanlı Beyliği'nin kurulduğu Karacahisar Kalesi'ndeki okların menzilleri 3 yıllık araştırma sonunda tespit edildi.
Eskişehir'de bulunan Karacahisar Kalesi'nde ilk kez 1999 yılında tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. Ebru Parman tarafından başlatılan kazı çalışmalarını 2011'den bu yana AÜ Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Altınsapan yürütüyor.
Kazı başkanı Altınsapan tarafından 2011-2014 yılındaki 3 yıllık çalışmada farklı formlarda 96 adet ok ucu bulundu. Ok uçlarını şekillerine göre gruplara ayıran Altınsapan, bu savaş aletlerinin neden farklı formlarda kullanıldığını araştırmaya başladı.
Altınsapan, AÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abidin Kılıç ile gerçekleştirdiği çalışmada ok uçlarının şekillerinin menzillerini etkilediğini ortaya çıkarttı. Çalışma sonunda Osmanlı'nın ilk fethinde kullandığı okların menzillerinin 216 ila 260 metre arasında olduğu belirlendi.
- "Osmanlı ordusunun yaylarından çıkan oklar"
Prof. Dr. Erol Altınsapan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011-2014 yıllara arasında gerçekleştirdiği Karacahisar Kalesi araştırmaları ve kazıları sonucunda yaklaşık 6 bin metrekare alana yayılmış ok uçları ele geçirdiklerini kaydetti.
Ok uçlarının dağınık şekilde bulunmasının nedenini araştırdıklarını ifade eden Altınsapan, şöyle konuştu:
"1288 yılından itibaren gerçekleşen çatışmanın izleri olduğunu belirledik. Bu taarruzda okların dağınık olması nedeniyle Osmanlı ordusunun yaylarından çıkan oklar olduğunu tespit ettik. Orta Çağ'a ait bu ok uçlarını geçen yıl şekillerine göre gruplara ayırdık. Bunun ardından 8 ayrı tipteki ok uçlarının aynı formlarda olmasının nedenlerini araştırdık. AÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Abidin Kılıç'a söz konusu ok uçlarının şekilleri üzerine çalışma yapma talebini ilettim. Kılıç, ok uçlarının ağırlıkları ve formlarına bakarak yaptığı özel bir formülle çalışmalarını sonuçlandırdı. Hangisinin daha hızlı ve ne kadar mesafeye ulaştığını belirledik. Orta Çağ'ın en önemli silahlarından olan okların, bu form değişikliğin belli nedenlerle yapıldığı sonucunu elde ettik. Disiplinlerarası yaptığımız bir çalışmayla ok uçları üzerine ilki başardık. Bu çalışmayla erken Osmanlı döneminde kullanılan ok uçlarının farklı formlardan olmasının nedenlerinin bazılarını ortaya çıkarttık. Saniyede 50 metre hızla atılan, ucu 5, sapı 30 gram ağırlığı standart veri olarak belirleyerek okların menzil hesabını yaptık."
Altınsapan, çalışmayı Abidin Kılıç ve kazı başkan yardımcısı Ali Gerengi ile yayın haline getireceklerini bildirdi.
- "Farklı amaçlar için farklı tiplerde ok ucu üretilmiş"
Kılıç ise sosyal bilimlerde yapılan bu çalışmanın fizik gibi bir alanla sonuç üretmesinin heyecan verici olduğunun altını çizdi.
Çalışmada ok uçlarının kütlesi ve şekline göre hareketleri sırasında oluşacak sürtünmeyi hesapladıklarını anlatan Kılıç, şunları kaydetti:
"Atış hareketlerinde bazı sabitleri kabul ederek, bunların teorik hesaplamalarını yaptık. Daha sonra fizikteki bazı araçları kullanarak menzillerini hesapladık. Çalışma daha da geliştirilebilir. 8 tip ok üzerinde hesaplamalar yaptık. Bir ok 260 metre, başka bir ok ise 216 metre menzile sahip. Bu da ok uçlarının bilinçli olarak farklı amaçlar için farklı tiplerde üretildiğini gösterdi."
Deniz Açık - AA

21 Şubat 2020 Cuma

Sovyet ve Türk birlikleri birkaç ay içinde binlerce Hazar Kaplanını avladı.

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, açık hava

Görüntünün olası içeriği: 5 kişi, açık hava

Görüntünün olası içeriği: açık hava

Sovyet ve Türk birlikleri birkaç ay içinde binlerce Hazar Kaplanını avladı.

300 Bin Yıllık Geçmişi Olan Modern İnsan, Neden Son 10 Bin Yıla Kadar Tarım Yapmadı?


















300 Bin Yıllık Geçmişi Olan Modern İnsan, Neden Son 10 Bin Yıla Kadar Tarım Yapmadı?

19 Şubat 2020 Çarşamba

Tokat'ın Turhal ilçesinde mezarlıkta bulunan ve 'Fındık' adı verilen yavru köpek, 37 öğrencili Kayacık Köyü Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu oldu.







Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, oturan insanlar
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve oturan insanlar


Tokat'ın Turhal ilçesinde mezarlıkta bulunan ve 'Fındık' adı verilen yavru köpek, 37 öğrencili Kayacık Köyü Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu oldu.

Keşke dünyayı çocuklar yönetse deniliyor ya
İşte bu paylaşım onun neden söylendiğinin örneği olmalı.
👄👄👄
Okulun bahçesinde yapılan kulübede yaşayan ve forma giydirilen Fındık, zaman zaman derslere de katılıyor.
Çaktırmayın 
Çok güzel görünüyorsunuz, iyi dersler.

18 Şubat 2020 Salı

Neandertallerin Ölülerini Gömdükleri Kesinleşti




Bu neandertal, 50.000 yıl önce kasıtlı olarak gömülmüştü. C: Graeme Barker

Neandertallerin Ölülerini Gömdükleri Kesinleşti


Neandertaller gerçekten ölülerini gömüyordu. Irak’taki arkeologlar yaklaşık 50.000 yıl önce kasten gömülmüş yeni bir Neandertal iskeleti keşfettiler.



Cambridge Üniversitesi’nden Emma Pomeroy, “Oldukça eminiz.” diyor.
Neandertallerin ölülerini gömdüğüne dair ilk kanıtlar, arkeolog Ralph Solecki’nin 1950’lerde ve 1960’larda kuzey Irak’taki Şanidar mağarasını kazmasının ardından ortaya çıktı.
Bu mağarada vücudun kasıtlı olarak bir mezara yerleştirildiğini ve polen kümeleriyle bulunduğu için çiçeklerin üzerine serpildiğini düşündüren ‘Şanidar 4’ de dahil olmak üzere on adet Neandertal kalıntısı bulundu.
Bulgu, Neandertallerin, daha önceki kaba insanlar olduğu düşüncesinin aksine, son derece zeki olarak yeniden değerlendirilmesine yol açan çeşitli kanıtlardan biriydi.

Irak’taki Şanidar Mağarası’nın girişi. C: Graeme Barker

Bununla birlikte, “çiçeklerle gömme” önerisi hala tartışmalı. “Mağarayı kullanan ve oyuklar açan kemirgenler var, bazen yuvalarına çiçek görütüyorlar” diyor Pomeroy. Kazmaya yardım eden işçilerin bazıları da çiçek taşıyordu.
2014 yılında mağaradaki kazılar, bölgedeki IŞİD tehdidi nedeniyle sıkı güvenlik altında yeniden başladı. Amaç, Neandertallerin bulunduğu tabakaları incelemek, olanları açıklığa kavuşturmaktı. Bununla birlikte, ekibin sürprizine göre yeni kalıntılar da bulundu: bir Neandertal’in üst yarısı, kemikler hala anatomik pozisyonlarındaydı.
Pomeroy’un ekibi Neandertal’in kasıtlı olarak gömüldüğüne dair çok sayıda kanıt buldu. Vücudun etrafındaki tortu tabakasının altındaki tabakadan gözle görülür şekilde farklı olduğu gerçeği de bu kanıtlara dahildi. “Kemikleri içeren tabaka çok daha koyuydu.”

Neandertal’in sol elinin kemikleri Şanidar Mağarası’ndaki tortudan ortaya çıkıyor. C: Graeme Barker

Kazarak bozmak
Dahası, vücudun altındaki tortu, kazarak bozulduğunun izlerini taşıyordu.
Pomeroy, “Bir mezarı veya küçük bir deliği kazmak için toprağı veya tortuyu kazdığınızı hayal edin. Bu, dışarıya çıkardığınız toprağın altındaki toprağın bir miktar sıkıştırılmasına neden olur, çünkü aşağı bastırıyorsunuz.” diyor.
Ekip, vücudun hemen altındaki katmanın sıkıştırıldığını, ancak daha derin katmanlarda bunun olmadığını tespit etti. “Bir şeyin kazıldığına ve vücudun içine konulduğuna dair oldukça iyi bir kanıt.”
Kalıntıların yeni bir bireye mi yoksa birçoğu eksik olan önceki bulgulardan birine mi ait olduğu açık değil. Pomeroy, vücudun büyük olasılıkla büyük bir kaya bloğundaki çiçekli mezarı açığa çıkaran ilk ekip tarafından yanlışlıkla yarıdan kesildiğini söylüyor.
Modern insanlar en az 100.000 yıl önce ölülerini gömüyordu. Neandertallerin bu davranışı kendileri mi tasarladıklarını veya insanlardan mı öğrendiklerini bilmiyoruz, ancak Neandertallerin ve insanların Şanidar mezarları zamanında birbirleriyle karşılaştıklarını biliyoruz.

New Scientist. 18 Şubat 2020.
Makale: Pomeroy, E., Bennett, P., Hunt, C. O., Reynolds, T., Farr, L., Frouin, M., … & Barker, G. (2019). New Neanderthal remains associated with the ‘Flower Burial’at Shanidar Cave, Iraqi Kurdistan. Antiquity: A Review of World Archaeology.

HAÇLI YAMYAMLAR VE KATİLLER SÜRÜSÜ


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

HAÇLI YAMYAMLAR VE KATİLLER SÜRÜSÜ
".... 27 Kasım 1095 Salı günü, Papa II. Urban, tarihin akışını değiştirecek olayları başlatan ünlü vaazını verdi. (...) II. Urban'ı böyle bir maceraya yönelten pek çok sebep vardı. Bunlardan en önemlilerinden biri Avrupa'da yaşanan kanlı mezhep çatışmaları idi. Bizzat papazların ellerinde satırlarla katıldığı bu katliamlar, değişik mezheplere mensup Hıristiyanları bir araya getirmiş, Papalık için bir tehlike oluşturmuştu. Bir diğer faktör ise doğudan gelen tehlike sinyalleriydi. Müslüman Türkler Anadolu'nun neredeyse tamamını ele geçirmişlerdi. 700'lü yıllarda İspanya'yı Müslümanlara kaptıran Hıristiyan Avrupa, doğunun da kaybedilmesi ile üç traftan makasa alınmıştı. İspanya'nın yerli halkı olan Hıris~|~tiyanlar başlarındaki Müslüman idarecilerden gayet memnundu. İlk defa insanca muamele gördükleri bir hayat standartına kavuşmuşlardı. Bırakın zengin olmayı ve rahatça ibadet yapmayı, devlet bünyesinde yükselme gibi bir lükse de sahiptiler. Bu sebeple dindaşlarının yeniden başlarına geçmelerini asla istemiyorlardı. Doğu da bu şekilde elden çıkarsa Hıristiyanlık gittikçe Avrupa'nın kuzeyine çekilecekti.
Daha pek çok sebepleri de göz önünde bulunduran Papa, adeta bir taşla kuş katliamı yapacak planlar peşindeydi. Hedef olarak Kudüs'ü gösterdi. (...) Sonuçta 100.000 kişilik büyük bir çapulcu kitlesi Kudüs'e doğru harekete geçti. Hemen ardından yola çıkan ikinci partide ise içinde Avrupa'nın ünlü simalarını barındıran 600.000 kişi vardı. Pek çok Haçlı için macera, daha Avrupa'dan ayrılmadan başlamıştı. Önce yerli Yahudiler katledilip malları yağma edildi. Haçlıların bu tutumu Kudüs'e kadar devam edecek ve sadece Müslümanlar değil, Hıristiyanlar bile bu gözü dönmüşlerin gazabına uğrayacaktı.
"Türk cesetleri tuzlanarak pişilirse, lezzetli olur"
Haçlı Seferleri'nin en büyük özelliklerinden biri, tarihin en büyük organize yamyamlığı olmasıdır. Bizzat Hıristiyan din adamları tarafından teşvik edilen insan eti yeme çılgınlığı Haçlı kaynaklarında en ince detayına kadar yazılıdır. Fransa Ensttitüsü üyelerinden Funck Brentano, 1934'te yayınladığı Les Croisades / Haçlılar isimli eserinde din adına ne canavarlıklar işlendiğini açık bir dille yazar. Haçlı kaynaklarından yaptığı alıntıları kitabın 24. sayfasında şöyle anlatılır: "İlk Haçlı Seferi'nde Hıristiyan din adamı Pirre l'Ermite komutasındaki öncü birlikleri İznik civarında ele geçirdikleri çocukları pişirmek üzere parçalıyorlar veya kazığa geçirerek ateşte kızartıyorlardı." Aynı eserin 57. sayfasında ise Fransız Milli Destanı Chanson d'Antioche'dan şu alıntıları yapmaktadır: "Antakya önlerinde açlıktan şikayet eden Haçlılara Hıristiyan din adamı Pierre l'Ermite şu tavsiyede bulunur; 'Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesetlerini toplayın. Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur.' Yine aynı eserin 76. sayfasında Haçlıların bunu alışkanlık haline getirdikleri yazılıdır: "Halep'in Maarra kasabasında ölmüş Türk askerlerini doğrayıp etlerini kızartarak yemişlerdir." Avrupa tarihine bakıldığında insan eti yemenin oldukça yaygın olduğu görülür. Max Kemmerich, Haçlılardan çok daha önceleri İngilizlerin insan eti yediklerin St. Hieronymus'tan nakletmektedir.