XVII. Yüzyılda Askerî Duruma Genel Bakış: Kapıkulları ve Sekban-Sarıcalar
1596–1656 dönemi, devletin merkezde iki askerî örgütü, yeniçeri
ocağı ve altı-bölük sipahileri arasında isyan ve çatışmalara götüren
rekabete sahne olmuştur. Yeniçeri ocağı, başlangıçta Rumeli’de fakir
Hıristiyan dağlı ailelerden “devşirilen” devşirme-oğlanlarından
kurulurdu.
160 Bursa civar köylerinde ve İstanbul’da acemi-oğlanı
kışlalarında Türk-Müslüman terbiyesi alan çocuklar, yeniçeri ocağına
gelince gündelik bir maaşla (3, 4 akça, XVII. yüzyılda sonraları 10,
15) geçinmek zorunda idiler. Ağır piyâde yeniçeri ordusu, Avrupa’da
ilk daimî ordu ününe sahiptir. Yeniçeriler, Osmanlılara savaş
meydanlarında, özellikle kale kuşatmalarında üstünlük sağlıyordu.
1593–1606 Avusturya savaşlarında, düşmanın tüfekli piyâde askeri
karşısında Osmanlılar yeniçeri ordusunu yaklaşık 30.000’e, daha
sonraları 50.000’e çıkarmak zorunda kaldılar; devşirme önemini
kaybetti, İstanbul’a iş güç için eyâletlerden gelen fakir delikanlılar,
yeniçeri ocağına alınarak açık kapatıldı. Ocağın yapısı tamamıyla
değiştiği gibi, bu büyük orduya ulûfe (mevâcib=maaş) yetiştirme –
ayrıca pâdişah değişikliğinde culûs bahşişi ve seferde verilen biner
akça bahşiş– devlet hazinesi için başlıca yük ve mâlî bunalım nedeni
oluyordu. Öyle ki devlet, resmî makamları rüşvetle satma durumuna
zorlandı. Kısacası, yeniçeri ordusundaki bu gelişim, yeni dönemin
başlıca sorunlarının kaynağı olmuştur.
1603–1604 yılında yapılan devşirmede, 2604 çocuk alınmış, bunlar
Bursa civarında, Batı-Trakya ve Midilli’de köylere gönderilmişti. Bu
devşirmeler 12–18 yaş arasında çocuklardı. G. Yılmaz’a göre,
devşirmelerin yüzde 42’si 18 ve yukarı yaşta olup; çoğunluk 15–18
yaş arasında tespit olunuyor. O zaman, Avusturya’ya karşı savaşlar
dolayısıyla daha çok yetişmiş çocukların alındığı tahmin edilebilir.
Saray iç-oğlanları hizmeti için XVIII. yüzyıl ortalarına kadar küçük
ölçüde devşirmelere rastlıyoruz. G. Yılmaz’a göre, İstanbul’da
yeniçeri sayısı 35.000 olup bunların yarısı evli bulunuyordu. Oturak
(emekli) yeniçeri, 1603’te 8889’dur. 1634’te, ayrıca Kahire’de 12.000,
1671’de 16.000 yeniçeri hizmettedir. G. Yılmaz, mevâcib defterlerine
göre, 1664’te 39.571 yeniçeri tespit etmiştir. G. Yılmaz, XVII.
yüzyılda devşirme dışında İstanbul’daki gençlerden yeniçeri ocağına
er alındığını belirtir.
Öte yandan, 1584–1585’te, gümüş akçada yüzde yüz değer kaybı yeniçeri maaşlarına yansıdı, esnaf gümüş içeriği düşük, züyuf akçayı
kabul etmiyordu. Durum, yeniçeri ayaklanmalarının nedenlerinin
başında gelir. Yeni dönemde yeniçeri ayaklanmaları, mâliye işlerinin
başındaki defterdârların sık sık değiştirilmesi ve idamları bu durumla
açıklanabilir. Altı-bölük halinde örgütlenmiş kapıkulu sipahi
bölüklerine gelince, sipahiler pâdişahın kapısında ayrıcalıklı seçkin
atlı ordusunu oluşturmaktaydı. Altı-bölük sipahilerin, ilk iki bölüğü
aslında Enderun’da hizmet görmüş iç-oğlanlarından geliyor, yüksekçe
ulûfe alıyorlar, ayrıca cizye ve evkâf gelirlerini tahsil hizmeti
dolayısıyla devletin başlıca nakit gelirlerini kontrolleri altına geçirmiş
bulunuyorlardı. Sipahiler, yeniçeriler karşısında hali vakti yerinde
ayrıcalıklı bir askerî grup oluşturmakta idi. Devletin başında bulunan
siyasîler, kendi amaçları için yeniçeri–sipahi rekabetini
kullanagelmişlerdir. XVII. yüzyıl Osmanlı tarihindeki gelişmeleri
anlamak için bu yapısal durumu daima göz önünde bulundurmak
gerekir. 1593–1606 Avusturya savaşlarında, bir üçüncü askerî grup
ortaya çıktı ve ayrıcalıklı kapıkullarıyla kıyasıya bir mücadeleye girdi.
Bunlar levend (Anadolu’da başıboş gençler), sekban-sarıca adları
altında bilinen milis halk askeridir. Avusturya savaşlarında, tüfekli
asker gereksinimi karşısında devlet bu çeşit bir halk ordusu meydana
getirdi. Daha eskiden XIV.–XV. yüzyıllarda Osmanlı Devleti, azeb,
yaya, müsellem, cerehor (Hıristiyan) adı altında halktan, sayıları 10 ila
20 bin milis askeri kullanıyordu. XVI. yüzyılda, Avusturya
savaşlarında Anadolu’da Türk, Kürd ahâliden tüfekli asker bölükleri
örgütlenmeye başladı. Savaş zamanı gündelik alan, barış zamanında
gündelikleri kesilen bu başıbozuk asker terhiste Anadolu’da eşkıyalığa
sürükleniyordu. Bunlar, Celâlî adı altında 1596–1607 döneminde
Anadolu’yu harâbeye çevirdiler, sekban-sarıcalar XVII. yüzyıl
boyunca gerektiğinde devlet tarafından kullanılacaktır. Özetle, XVII.
yüzyılda askerî altyapı, yeniçeri-sipahi ve sekbanlardan oluşuyordu.
Bu üç grup arasındaki mücadeleler, yeni dönem tarihinin büyük
olayları arasında yer alacaktır.
İstanbul’da isyan hareketleri, örgütlenmiş topluluklar, yeniçeri
ocağı ve sipahi bölükleri tarafından çeşitli bahanelerle ortaya
çıkıyordu: maaşların züyuf akça ile ödenmesi, culûs bahşişlerinin
ödenmemesi, paşaların veya Harem’in siyasî komplolarıyla sorun
karmaşık bir hal almıştır. I. Ahmed’in ölümünden sonra 1617–1623
döneminde saltanat verâseti sorunları (I. Mustafa’nın iki kez tahttan
indirilmesi, II. Osman’ın ocak ve bölüklere karşı plânları), ulûfe ve
bahşiş nedenleri, iktidarı kontrol altına alma girişimleri (zorbalık) siyasî hayatın başlıca görüntüleri olmuştur
Son büyük devşirme 1603 tarihinde yapılmıştır. Bu devşirmenin arşiv defterlerine göre etraflı bir
incelemesi, Gülay Yılmaz, “The Economic and Social Role of Janissaries in 17th Century Ottoman
City: The Case of Istanbul”, Doktora Tezi, Institute of Islamic Studies, McGill University, Kanada,
Nisan, 2011.
DEVLET-İ ‘ALİYYE OSMANLI İMPARATORLUĞU ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR - II
s - 107-109
Kaynak
PROF. DR. HALİL İNALCIKDEVLET-İ ‘ALİYYE OSMANLI İMPARATORLUĞU ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR - II
s - 107-109
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder